MANİSA ŞEHRİ HAKKINDA GENEL BİLGİ VE TARİHÇE

Manisa ve yöresinin tarih öncesi ile ilgili pek bilgi yoktur. Salihli Sindel Köyü’nde bulunan Paleolitik Çağ’a (Yontma Taş Devri) ait fosil ayak izleri yörede insan topluluklarının yaşadığını kanıtlayan ve yaklaşık 26.000 yıl öncesine tarihlenen buluntulardır. Kırkağaç Yortan Köyü’nde bulunan mezarlar ise, farklı bir mezar kültürü olan Tunç Devri’ne aittir.

Hermessos ve Kaikos ya da bugünkü adıyla Gediz ve Bakırçay vadilerinde kurulmuş olan Tantalis (Manisa) ve Thyateira (Akhisar) bölgede bilinen ilk yerleşimlerdir.

Manisa’nın, Yunanistan’ın Teselya Bölgesi’ndeki Pelion Dağı civarından göç eden Magnetler tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Bölge M.Ö. 1450-1200 yıllarında Hititlerin etkisinde kalmıştır. Kybele bereket tanrıçası kabartması yöredeki Hitit varlığın göstermektedir. M.Ö. 1200’lerde ise Lidyalılar gelmiş ve Kızılırmak’a kadar bütün Batı Anadolu’ya egemen olmuşlardır. Tarihte, devlet güvencesinde ilk parayı basan Lidya Krallığı’nın başkenti bugünkü Sardes (Sart) şehriydi. Paktalos (Sart) Çayı’ndan çıkarılan altın madeni ile ünlüydü. Lidya Krallığı gücü ve zenginliğiyle ünlü son Kral Krezüs’ün adıyla özdeşleşmiştir. Ancak M.Ö. 546 yılında Persler tarafından yıkılmıştır. İrili ufaklı çok sayıda tümülüsün yer aldığı Bintepeler Mevkii bu devri simgeleyen eserleri barındırmaktadır.

Bölge; M.Ö. 546 yılından M.Ö. 334 yılına kadar Pers egemenliğinde kalmıştır. Sardes bu dönemde de önemli bir ticaret merkezidir. M.Ö. 334’de Trakya üzerinden Anadolu’ya geçen Büyük İskender, Pers ordularını yenerek Suriye’ye doğru ilerlemiş ve Pers egemenliğine son vermiştir. Büyük İskender’in M.Ö. 323 yılında ölümünden sonra satraplıkların birbirleriyle mücadelesi M.Ö. 301 yılında İskender İmparatorluğu’nun sonunu getirmiştir.Bu döneme ait en önemli eser Sardes Örenyeri’ndeki Artemis Tapınağı’dır.

Daha sonra Bölge Bergama Krallığı’nın egemenliğine girmiştir. Bölgenin önemli kentlerinden Philadelphia’ya (Alaşehir) ismini dönemin krallarından II. Attalos Philadelphos vermiştir. Bergama Krallığı III. Attalos’un ölümünden sonra (M.Ö. 133), vasiyeti üzerine Roma İmparatorluğu’nun yönetimine devredilmiştir. M.S. 17 yılında meydana gelen büyük depremde bölgedeki Magnesia, Thyateira, Philadelphia ve Sardes gibi bütün yerleşimler büyük ölçüde yıkılmışsa da İmparator Tiberius’un katkılarıyla yeniden inşa edilmiştir.

Roma döneminde bölgede üretim ve ticaret canlanmış, Gediz ve Bakırçay vadilerinde mevcut tarımsal ürünlere yeni çeşitler eklenmiştir. M.S. 395 yılında Teodisius’un imparatorluğu iki oğlu arasında pay etmesiyle Manisa ve çevresi Doğu Roma yani Bizans İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalmıştır. Hıristiyanlığın batıya doğru yayılmasında, Philadelphia, Sardes ve Thyateira kentlerinin önemli rolü olmuştur. Magnesia da bu dini ilk benimseyen kentlerden olmuş sonra da önemli bir piskoposluk merkezi haline gelmiştir.

İstanbul 1204 yılında Latinler tarafından işgal edilince imparatorluk merkezi İznik’e taşınmıştır. İmparator Iannes Ducas Vatatzes’in otuz yılı aşkın bir süre oturması sebebiyle Magnesia ekonomik, sosyal ve stratejik açıdan Batı Anadolu’nun en önemli şehirlerinden biri haline gelmiş ve imparatorluk merkezi görevini üstlenmiştir. İmparator 1255 yılında Manisa’da ölmüş ve buraya gömülmüşse de mezarının yeri belli değildir. Sardes, Philadelphia, Thyateira ve Magnesia Kalesi kalıntıları Bizans döneminden kalan kalıntılardır. 1261 yılında İstanbul Latinlerden geri alınınca Manisa önemini yitirmiştir.

Manisa 1313 yılının 25-26 Ekim’ine tekabül eden Regaip Kandili gecesi Alpagı oğlu Saruhan Bey komutasındaki askerler tarafından fethedilmiş ve Saruhanoğulları Beyliği’nin merkezi haline getirilmiştir. 1346 yılında ölen Saruhan Bey’in türbesi şehrin merkezindedir. Yerine önce oğlu İlyas Bey, onun ölümüyle de İshak Çelebi bey olmuş ve beyliğin en ihtişamlı dönemlerini yaşatmıştır. Ulu Camii ve Medresesi, Mevlevihane ve Çukur Hamam gibi birçok eseri İshak Çelebi şehre kazandırmıştır. Tahminen 1390 yılına doğru vefat etmiş ve kendi yaptırdığı türbesine gömülmüştür.

Manisa 1391 yılında Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılmış, ancak Ankara Savaşı sonrası Timur bölgeyi yeniden eski sahiplerine iade etmiştir. 1412 yılında ise Çelebi Mehmed kesin olarak Manisa’yı Osmanlı egemenliği altına sokmuş ve Saruhan Sancağı adıyla idari bir birim haline getirmiştir. Manisa 1437-1595 yılları arasında Osmanlı şehzadelerinin saltanat tecrübesi kazandıkları önemli siyasi merkezlerinden biri haline gelmiştir. Bu dönemde II. Murad, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murad, III. Mehmet ve I. Mustafa gibi daha sonra Osmanlı tahtına da oturmuş padişahların da içerisinde olduğu 16 şehzade Manisa’da sancakbeyliği yapmışlardır.

Bu dönem zarfında Manisa’da şehzadeler ve maiyyetlerindekiler cami, medrese, han, hamam, imaret, çeşme, hastane, köprü ve kütüphane gibi birçok vakıf eserleri yaptırmışlardır. Bunların bir kısmı günümüze kadar ulaşabilmiştir. II. Murad’ın yaptırmış olduğu başta Saray-ı Amire olmak üzere birçok eser ise zamana yenik düşmüştür.

16. yüzyıl sonlarına kadar genelde sakin olan Saruhan Sancağı’nda bu tarihten sonra bütün Anadolu’da olduğu gibi eşkıyalık hareketleri görülmeye başlar. Yaklaşık iki asır devam eden eşkıya, suhte (medrese öğrencisi) ve sipahilerin yağma ve talanlarından bölge büyük zarar görmüştür. 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bölgeye hakim olan Karaosmanoğulları bu tür hareketleri büyük ölçüde sona erdirmiştir.

Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesine dayanılarak 15 Mayıs 1919’ da bölgede Yunan işgali başlar. İşgal sırasında Manisa Merkezde İstihlâs-ı Vatan, Cemiyet-i Müderrisîn, Demirci’de Müdafa’a-i Hukûk-u Osmânî, Gördes’de Hareket-i Milliye Teşkilatı, Kırkağaç’da İstihlâs-ı Vatan, Kula’da Redd-i İlhak, Soma’da Müdafa’a-i Hukuk ve Turgutlu’da Müdafa’a-i Hukûk-u Osmâni adlı Cemiyetler kurularak Yunan işgaline karşı mücadeleler verilmiştir.

30 Ağustos 1922’deki Dumlupınar Meydan Muharebesi’nin zaferle sonuçlanması üzerin Fahreddin Paşa komutasındaki kolordu İzmir’e doğru ilerleyerek Yunan direnişini kırmıştır. İzmir’e doğru kaçan Yunanlılar ve yerli Rumlar kenti ateşe vermiş, günlerce süren yangında tarihin Manisa’ya kazandırdığı büyük kültürel mirasın önemli bir kısmı yok olmuştur. Yaklaşık üç yıl Yunan işgalinde kalan şehir 8 Eylül 1922 tarihinde kurtarılmıştır. 1923’de Saruhan adıyla vilayet olan şehrin adı, 1927 yılında Manisa olarak değiştirilmiştir. Cumhuriyet döneminde yeniden imar gören Manisa, karayolu ve demiryolu ulaşımı bakımından önemli bir noktadadır. Zirai, ticari ve sanayi açısından da ülkemizin gelişmiş illeri arasında bulunmaktadır.

KAYNAKÇA: T.C. Manisa Valiliği

COĞRAFYASI

Konumu: Manisa, Batı Anadolu’nun denize kıyısı bulunmayan, fakat kıyıya en yakın ilidir. Coğrafi bakımdan, Ege Bölgesi’nin orta ve kuzeyinde olup, batısı Asıl Ege, doğusu ise İç Batı Anadolu Bölgesi’nde yer almaktadır. Gediz Havzası’nın büyük bölümü il sınırları içinde bulunmaktadır. İl idari bakımdan, doğudan Uşak’ın Merkez ve Eşme, Kütahya’nın Gediz ve Simav, kuzeyden Balıkesir’in Sındırgı, Merkez, Savaştepe ve İvrindi, güneyden Aydın’ın Nazilli ve Kuyucak, güneydoğudan Denizli’nin Buldan ve Güney, güneybatıdan İzmir’in Kiraz, Ödemiş, Bayındır ve Kemalpaşa, batıdan ise İzmir’in Bornova, Menemen, Aliağa, Bergama ve Kınık ilçeleriyle çevrilidir.

Yüzölçümü : 13.810 Km2
Enlem (Kuzey) : 38 04’ – 39 58’
Boylam (Doğu) : 27 08’ – 29 05’
Doğu En Uç Nokta : Selendi – Kürkçü Köyü
Batı En Uç Nokta : Merkez/Yunusemre İlçe – Düzlen Köyü
Kuzey En Uç Nokta : Soma – Türkali Köyü
Güney En Uç Nokta : Sarıgöl – Aşağıkızılçukur
İl Merkezi Yüksekliği : 71 Metre
Merkez En Yüksek Nokta : Spil Dağı – 1513 Metre
İl En Yüksek Nokta : Salihli Bozdağlar / Kumpınar Tepe – 2070 Metre
En Yüksek İlçe Merkezi : Demirci – 850 Metre
İklim : Akdeniz + Geçiş + Karasal (Batıdan Doğuya ve Kuzeye)

YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

Manisa’da arazinin ana çizgilerini, doğu-batı doğrultusunda uzanan ve kuzey-güney ve güneydoğu-kuzeybatı doğrultularına çatallanan oluk şekilli çukurlar oluşturmaktadır.

Söz konusu oluk şekilli çukurlardan olan Gediz Ovası, Manisa ilinin Ege Bölümü’nü boydan boya yarmakta, Akhisar ve Alaşehir kollarıyla da İç Batı Anadolu’nun il sınırları içindeki kenarı boyunca uzanmaktadır. Bu kenarın doğusunda ise il topraklarının önemli bir kısmını oluşturan Kula-Gördes Platosu yer almaktadır.

Ege Denizi’ne dikey olarak uzanan dağ sıraları arasındaki il topraklarında, birbirinden kesin çizgilerle ayrılabilen üç değişik yeryüzü şekli vardır. Bunlardan ilki dağlık ve sarp alanlar, ikincisi tepelik ve dalgalı kesimler, üçüncüsü de taban topraklar ve düzlüklerdir.

Dağlık ve sarp alanlar, ilin doğu, güney ve kuzeyinde bulunmaktadır. Batıya gidildikçe yükseltisi azalan dağlar, dere ve çaylarla kesilmektedir.
Manisa ilinin doğu kısımları, daha doğusunda yer alan İç Anadolu geniş çanağı ile Ege Bölümü’nde yer alan Gediz ve Kumçayı ovaları arasında güneydoğu-kuzeybatı eksenli bir eşikte yer almaktadır. İlin güneyindeki Bozdağlar kuzeye doğru, yani Bozdağ molozlarının uzandığı Gediz Vadisi üzerine, oldukça dik inmektedir.

Manisa’da yeryüzü şekillerinin bütün biçimlerine rastlanabilmektedir. Fakat, ağırlık il alanının %54.3’ünü kaplayan dağlarındır. İkinci sırada %27.8 ile platolar ve üçüncü sırada %17.9 ile ovalar yer almaktadır.

DAĞLARI

Manisa’nın doğal sınırlarının önemli bir kısmını dağlar oluşturmaktadır. Bu dağların ana çatısı III. zamanın sonlarındaki tektonik hareketlerle oluşmuştur. İl alanı II. zamanın başlarında yavaş yavaş alçalmaya başlamıştır. Bu alçalma sırasında ve sonrasında, çok şiddetli yer hareketleri sonucu oluşan kırılmalarla, doğu-batı yönünde uzanan dağlar kabararak şekillenmiştir. Dağlar ilin doğu kesiminde daha düzenli, batısında ise genellikle tek kütleler biçiminde yükselmektedir. Doğu kesimindeki dağlar Kula-Gördes Platosu üzerinde alçalarak ovaya inerken, güney kesimindeki dağlar dik yamaçlarla ovadan ayrılmaktadır. Batı Anadolu Dağları’nın bir bölümünü oluşturan bu dağların başlıcaları şunlardır:

Spil Dağı: Doğu-batı doğrultusunda uzanan dağ kütlesi, güney ve batıdan zengin bitki örtüsüne sahip yamaçlarla, kuzeyden ise fay diklikleri ile sınırlanmaktadır. En yüksek yeri 1513 m. yüksekliğindeki Eskikarlık zirvesidir. Dağın kuzeybatı kısmında yer alan, yaklaşık 1400 m. yüksekliğindeki Atalanı mevkii, 1968 yılında milli park haline getirilmiştir.

Yamanlar Dağı: Yamanlar Dağı’nın düşük yükseltili doğu kısımları Manisa ili sınırları içindedir. Bu kısımlar büyük ölçüde orman ile kaplıdır.

Yunt Dağı: İzmir-Manisa il sınırını oluşturan Yunt Dağı, Bakırçay ve Gediz vadileri arasında yükselen bir kütledir. Oldukça düzenli ve yumuşak geçişli tepelerle yükselen dağın, bazı kesimleri taşlık, bazı kesimleri ise zengin doğal örtü ile kaplıdır.

Bozdağlar: Manisa-İzmir il sınırını oluşturan düzenli bir sıradır. Bozdağlar’ın il sınırı içinde kalan en yüksek zirveleri, 2070 m. yüksekliğindeki Kumpınar Tepe ile 1148 m. yüksekliğindeki Gökbel Tepedir. Genellikle zengin bir doğal örtü ile kaplıdır.

Demirci Dağları: Manisa ilinin Kütahya ve Balıkesir illeriyle sınırı durumundadır. Dağ sırasının en yüksek doruğunu, Demirci ile Simav arasında 1800 m. yüksekliğindeki Ziyaret Tepe oluşturmaktadır. Demirci Dağları ve uzantılarını oluşturan kütlenin etekleri, Manisa ilinin doğu ve kuzeydoğusunu kaplayan geniş bir plato durumundadır. Buralar aynı zamanda ilin en iyi ormanlarıyla kaplıdır.

Çal Dağı: Gediz Nehri, Kumçayı ve Gölmarmara üçgeninde yükselen Çal Dağı, Demirci Dağları’nın kolları durumunda olan, Çomaklı Dağı ve Dibek Dağı’nın güneybatı uzantısıdır. Dağ ortasında oluşmuş bir çöküntü koridoru ile ikiye ayrılmaktadır. Batı kesimi daha geniş ve yüksek bir kütledir. Dağın en yüksek zirvesi batı kısmında yer alan 1034 m. yüksekliğindeki Aysekizi Tepedir.

Uysal Dağı: Uysal Dağı, Alaşehir Çayı’na paralel olarak uzanan, pek yüksek ve düzenli olmayan bir yükseltidir. Alaşehir’in güneyinde yer alan bu dağın en yüksek yeri 1135 m.’ dir.

PLATOLARI

Demirci Dağları’nın geniş etekleri, Manisa’daki platoların bulunduğu alanlardır. Gediz Irmağı’nın kollarıyla sıklıkla yarılmış olan bu alanlar, kuzeydoğuda 1000 m.’ nin üzerine çıkarken, güney ve güneybatıda yavaşça alçalmaktadır. Gediz Vadisi yakınlarında dik kenarlarla sona eren bu geniş yaylaların tümüne Kula-Gördes Platosu adı verilmektedir. Özellikle Kula yöresinde volkanik oluşumlarla kaplıdır. Vadileri dolduran şekli ve renkleri değişik volkanik oluşumlar, ilginç görünümlere sahiptir. Vadileri dolduran yeni lavlar, henüz doğal örtünün beslenebileceği kadar ayrışmamış olduğundan, genellikle çıplak bir görünüme sahiptir.

Kula-Gördes platoları dışında, Soma yöresinde Yunt Dağı kütlesinin Bakırçay’a uzanan eteklerinde, ortalama yüksekliği 400 m. olan platolar da bulunmaktadır. Bakırçay vadisi ile dağlık kesim arasında bir eşik oluşturan ve Bakırçay’ın kollarıyla sıklıkla parçalanmış bu düzlüklere, Uzunca Yaylaları adı verilmektedir. Çoğunlukla zengin çayırlarla kaplı bu yaylalar, küçüklüğüne rağmen il hayvancılığı açısından oldukça önemlidir.

Vadileri-Ovaları
Manisa il alnının genel çizgilerini belirleyen özelliklerin başında, vadiler ve üzerlerindeki ovalar gelmektedir. Denize dik olarak uzanan dağların arasında kalan çöküntü alanlarında akarsular tarafından düzenli ve geniş vadiler oluşturulmuştur. Manisa’nın, il merkezi yakınlarında birleşen iki ana vadisini, güneydoğu yönünden gelen Alaşehir vadisiyle birleşen Gediz ve kuzeydoğudan gelen Kumçayı vadileri oluşturmaktadır.

Gediz Vadisi: Kütahya’nın Gediz ilçesi yakınlarından itibaren, dar bir şekilde batıya uzanarak, Manisa’yı doğudan batıya kat eden Gediz Irmağı’nın eksenini oluşturduğu vadidir. Gediz Irmağı ve kolları, vadideki alüvyal topraklarla kaplı geniş düzlükler üzerinden yataklar açarak akmaktadır. Vadi tabanının yüksekliği, Gediz ilçesi yakınlarında 1208 m. iken, Demirci Çayı ile birleştiği noktada 160 m.’ ye düşmektedir.

Bakırçay Vadisi: Gelenbe’nin doğusundan başlayan Bakırçay Vadisi’nin, çok küçük bir bölümü il alanı içinde kalmaktadır. Vadinin Manisa il sınırları içinde kalan kısmında, Soma-Kırkağaç Ovası bulunmaktadır.

Nif Çayı Vadisi: İlin güneybatı sınırında yer alan Nif Çayı’nın oluşturduğu küçük vadinin bir kısmı il sınırı içinde yer almaktadır.

Gördes-Kum Çayı Vadisi: Dar ve dik alandan oluşan vadi, önce güneye daha sonra ise batıya kıvrılarak Gölmarmara’nın kuzeyinde genişler ve Akhisar Ovası’na kavuşur.

Alaşehir Vadisi/Ovası: İl alanının güneydoğusunda, güneydoğu-kuzeybatı ekseninde uzanan Alaşehir Çayı’nın merkezini oluşturduğu alandır.

Soma-Kırkağaç Ovası: Kırkağaç’ın doğusu ile Soma’nın doğu ve güneyini çevreleyen ovanın uzunluğu 30, genişliği 10 km. dolaylarındadır. Bakırçay’dan yararlanılarak sulanan ovada, sanayi bitkileri başta olmak üzere tüm tarla bitkileri yetiştirilmektedir.

Gediz Ovası: Alaşehir’den başlayarak il sınırlarının dışında denize kadar ulaşan geniş ve verimli bir ovadır.

Manisa Ovası: Gediz Vadisi ve Ovası’nın Manisa şehri önünde batıya, kuzeye ve doğuya uzanan kısmıdır. Ova Batı Anadolu’nun denize dik dağları arasındaki genel çöküntülerle, Gediz Nehri’nin getirdiği birikintilerden oluşmuştur. Verimli topraklara sahip olan ova sulama imkanlarının da katkısıyla daha çok ürün çeşidine sahip olmuştur.

Akhisar Ovası: Farklı yüzey şekillerine sahip olan ova, Akselendi ile Manisa Ovası arasındaki platonun Kumçayı tarafından yarılması ve birikintilerle dolması ile oluşmuştur.

Salihli Ovası: Gediz Ovası bütünü içinde bulunan ova, doğuda Alaşehir, batıda Turgutlu ovaları arasında yer almaktadır. Gediz Nehri’nin doğudan batıya kat ettiği sulak ve verimli bir arazidir.

Turgutlu Ovası: Gediz Ovası bütünü içinde yer alan ovalardan birisi olan Turgutlu Ovası, Salihli ve Manisa ovaları arasında yer alır. Gediz Nehri, ovanın kuzeyinden doğu-batı istikametinde geçmektedir.

SU KAYNAKLARI

İl sınırları içindeki akarsuların çoğu Gediz Havzası içinde, Soma ve Kırkağaç yöreleri ile Yunt Dağı’nın batı kesimlerini kaplayan küçük bir kısmı Ege havzası içinde yer almaktadır. Ege havzasının en önemli ana taşıyıcı akarsuyu, Kırkağaç ve Soma yakınlarından geçen Bakırçay’dır.

Manisa il sınırları içindeki akarsuların çoğu Gediz havzasında, çok az bir kısmı Ege havzasında toplanmaktadır. İlin Gediz ve Ege havzalarına bağlı akarsuları şunlardır.

Gediz Irmağı: Manisa’nın en önemli akarsuyudur. Gediz Irmağı; Salihli, Turgutlu, Manisa ve Menemen ovalarını geçtikten sonra Ege Denizi’ne dökülür. Toplam uzunluğu 386 km. olup, bunun 204 km.’ si il sınırları içinde bulunmaktadır.

Alaşehir Çayı: Sarıgöl ilçesinin güneyindeki Çal Dağı’nın yamaçlarından doğar. Gediz Nehri’ne birleştiği yere kadar uzunluğu 115 km.’ yi bulur. Salihli Ovası’nda Gediz Nehri’ne kavuşur.

Selendi Çayı: Gediz Irmağı’nın kuzeyden aldığı bir kol olan Selendi Çayı, ilin doğu sınırlarındaki Salhane Dağları’ndan kaynaklanır. Selendi Platosu’nu derin vadiler açarak geçer ve Tahtacı köyü yakınlarında Gediz’e kavuşur.

Demirci Çayı: Demirci’nin 13 km. doğusunda Demirci Dağları’nın güney yamaçlarından kaynaklanan Demirci Çayı, Adala’nın doğusunda Gediz Irmağı’na kavuşur.

Deliniş Çayı: Simav’ın 3 km. kuzeybatısında, Simav Dağları’nın güney yamaçlarından doğar.

Gördes Çayı: Demirci Dağları’nın güneyindeki Türkmen Dağı’ndan doğar. Gördes yöresinde birçok küçük dereyle beslenerek, Akhisar’ın doğusundan gelen Gördük (Medar) Çayı ile birleştikten sonra Kum Çayı adını alır.

Kum Çayı: Akhisar Ovası’nda Gördük (Medar), Gördes ve Kapaklı çaylarının birleşmesiyle oluşan Kum Çayı, Manisa’ya 5 km. mesafede Gediz’le birleşmektedir.

Nif Çayı: Manisa Dağı ile Bozdağlar arasında kalan boğazdan ve Manisa Dağı’nın doğusundan kıvrılarak, İzmir-Bursa yolu üzerindeki köprü yakınlarında Gediz’le birleşmektedir.

Bakırçay Irmağı: Gölcük Dağları’nın doğu yamaçlarından kaynaklanan Bakırçay, Kırkağaç ve Soma yakınlarından geçerek, Kınık’ın kuzeyinde Yağcı Çayı ile birleşir.

GÖLLERİ VE BARAJLARI

Manisa’da, Marmara adıyla bir doğal göl, Demirköprü, Avşar ve Sevişler adlarıyla da baraj gölleri bulunmaktadır. Gördes barajı ise yapım aşamasındadır.

Marmara Gölü: Manisa’nın tek doğal gölü olan Marmara Gölü, adını verdiği Gölmarmara ve Salihli ilçesi sınırları içinde yer alır. Tektonik çöküntü alanının sularla dolması sonucu oluşmuştur. Göl çevresi “Sulak Alan” olarak korunmaya alınmıştır.

Demirköprü Barajı: Baraj, tarımsal sulama alanı, taşkın kontrolü ve elektrik enerjisi üretimi amaçlı bir tesistir. Kış sularının bir bölümü, yapılan besleme kanalı ile Marmara Gölü’ne aktarılmaktadır. Uzunluğu 543 m. olan barajın, yüksekliği 74 m., yüzölçümü 47,66 km2 ve dolgu hacmi 4.300.000 m3’tür.

Avşar Barajı: 43.5 m. yüksekliğinde ve toprak dolgu tipindeki baraj, 69 milyon m3 su depolamaktadır. Yüzölçümü 5.25 km2’dir.

Sevişler Barajı: Zonlu toprak dolgu tipinde olan baraj 59.5 m. yükseklikte olup, 127 milyon m3 su depolama kapasitesine sahiptir.
İKLİMİ
Ege Bölgesi içinde geniş bir alanı kapsayan Manisa’da, Akdeniz iklimi ile beraber İç Anadolu’nun karasal iklim özellikleri egemendir. Ovalar ve ovaları çevreleyen vadilerde, karasal nitelikli Akdeniz iklimi görülürken, yüksek dağlık bölgeler ve platolar ile kuzey ve kuzey doğusundaki dağlar ve platolarda İç Anadolu’nun karasal nitelikli ikliminin etkileri görülür.

Manisa ovalarına hakim olan iklim, Akdeniz kara iklim tipi olarak da adlandırılır. Yaz aylarında sıcaklık yükselirken, yağışlar kış aylarında yoğunlaşır. Ovaların çevresindeki dağlar, deniz etkisini kesecek kadar yüksek olmadığından ve denize dik konumlarından dolayı denizin etkisi batıdan doğuya doğru azalan ölçüde hissedilir. Ovalık kesimlerin ikliminde denize yakınlık nedeniyle yumuşama söz konusudur. Ancak Manisa şehri Manisa Dağı’nın etkisi altındadır. Dağın şehre bakan çıplak ve sarp yüzü yazın yakıcı, kışın dondurucu bir etki yapmaktadır.

Manisa’nın büyük bölümünde karasal nitelikli Akdeniz ikliminin özellikleri egemen olduğundan yaz ayları oldukça sıcak geçer. Manisa merkezde, yılda ortalama olarak 151 gün açık güneşli gün olarak tespit edilmiştir. Sıcaklığın sıfırın altına düştüğü, yıllık ortalama gün sayısı 22 civarındadır. Yıllık ortalama sıcaklık 16,3º C’dir. (2012 Yılı)

Batı Anadolu Bölgesi, Akdeniz iklim tipinin yağış özelliklerini taşır. Yağışlar genelde kış aylarında görülürken yazlar kurak geçer. Yılın ortalama 72 günü yağışlı geçmektedir. Ortalama yağış miktarı  (mm) 705,8 kg.’ dir. (2012 Yılı) İl topraklarında yükselti ve yeryüzü şekillerine bağlı olarak iklim şartları değişiklik gösterdiğinden, ovalar ve vadilerde ender görülen kar yağışı dağlık ve yüksek kesimlerde daha fazla gerçekleşmektedir.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

İl alanında doğudan batıya gidildikçe toprak, iklim, topografya gibi çevre şartlarında yaşanan değişim bitki örtüsüne de yansımaktadır. Dağ kütlelerinin deniz etkisini kesmesi, Akdeniz iklimi ve karasal iklim bitki türlerinin iç içe bulunmasına neden olmaktadır.

Manisa il topraklarının % 46’sı orman ve makilerle kaplıdır. Geniş bir alanı kaplayan makiler dağların kuzey ve batı yamaçlarında yer alır. Ormanlar meşe, dişbudak, karaağaç, karaçam, kızılçam, ardıç, ahlat ve çınardan ibârettir. Ormanlar genelde 1000 m. üzerindeki yüksekliklerde bulunur. Yaygın maki türleri ise geniş yapraklı taş ıhlamuru, mastık, kocayemiş, funda, ladin, zeytin ve az miktarda da defne, kuşkonmaz ve üvezdir.

Bağlar ve zeytinlikler de geniş bir yer kaplar. İl topraklarının % 39.1’i ekili ve dikili arâzi, % 6.6’sı çayır ve meralardan, % 8’i tarıma elverişsiz alanlardan ibârettir. Son yıllarda, yüksek kesimlerdeki doğal bitki örtüsünü olumlu anlamda etkilemek ve ekonomik fayda sağlamak amacıyla, delice zeytin aşılaması, menengiçe antepfıstığı aşılaması, ceviz, kestane, fıstıkçamı yetiştiriciliği yaygınlaşmaktadır. Manisa’da bitki örtüsü bakımından farklılık gösteren bölgelerin başında Spil Dağı gelmektedir. Dağ üzerindeki milli parkta, 600 civarında bitki çeşidi belirlenmiştir.

Manisa il sınırları içinde 20 milyon civârında zeytin ağacı ile 73.192 hektar bağlık alan mevcuttur.

HAYVAN TÜRLERİ

Manisa, coğrafi büyüklüğü, toprak yapısı, iklim ve bitki örtüsünün elverişliliği sebebiyle, oldukça çeşitli yabani hayvan varlığına sahiptir. Başta doğu ve kuzeydeki dağlar, platolar olmak üzere, ilin yüksek kesimlerinde seyrek olarak geyik ve karacaya rastlanmaktadır. Aynı yörelerde daha sık olarak domuz, tilki, çakal, sincap, kirpi, boz ayı, tavşan gibi yaban hayvanları bulunur.

İlde kanatlı hayvanlar olarak; atmaca, şahin, yaban güvercini, sığırcık, çulluk, tahtalı ve çil keklik, leylek, yaban kazı ve yaban örneği türleri bulunmaktadır.

Nehirler ile Marmara Gölü su alanı, sulak çayırları, sazlıkları ile su kuşları için önemli bir kışlak ve kuluçka yeridir. Kutan, kara boyunlu batağan, karabatak, çamurcun, boz dalağan, sakarmeke, yılan kartalı, kızılbacak, mahmuzlu kız kuşu, kuğu, angıt türleri yılın önemli bölümünü bu alanda geçirirler. Yine ilin göl ve barajlarında sazan, yılan balığı, tatlı su levreği , yayın gibi balık türleri bulunmaktadır.